18 Haziran 2015 Perşembe

KAKAOLU HURMA TOPLARI

Açık konuşmak gerekirse, bir daha çikolata yer miyim çok emin değilim. Bu küçücük lezzet bombaları için şiir yazılır, şarkı bestelenir...
Denemeye karar verinceye kadar bir sürü tarif okudum, video izledim, yapanlara sordum ama bir türlü tadamadım, tadı konusunda bir hayli ön yargılı olduğumu da itiraf etmeliyim. Pişmanım!


Deneme malzemeleri  (en az iki katını yapmanızı tavsiye ederim)
10 adet hurma
10 tane badem (rondoda ince çekilmiş)
2 yemek kaşığı toz kakao
1 yemek kaşığı keçiboynuzu unu
1 yemek kaşığı hindistan cevizi
Kaplama için ekstra hindistan cevizi


Hurmaları bir-iki saat suda beklettim, sonra çekirdeklerini çıkarıp rondoya attım, biraz çektikten sonra içine badem, hindistan cevizi ve kakaoyu ekledim ve tekrar çektim. Karışım epeyce katı olduğundan hurmaları ıslattığım sudan göz kararı ekledim. Bu noktada hafif cıvık bir kıvam alıyor tekrar. Bağlamak için 1 yemek kaşığı keçiboynuzu unu ekledim ki bence bu ölümcül darbe oldu. Daha sonra, karışımdan küçük parçalar alarak elimle yuvarladım ve hindistan cevizine buladım (çekilmiş ceviz, fındık, şam fıstığı da kullanılabilir). Voila! Bir gece dolapta bekledikten sonra yemeniz tavsiye olunur. Truffle mı? O da ne?!

FIRINDA KABAK MÜCVER

Bence mücver, kabağın başına gelebilecek en güzel şey! Kızartmasının hastasıyım ezelden beri ama hem yapması "off şimdi kim uğraşacak?!" hem de yemesi "uff kaç kaloridir ki bu :/". Fırın versiyonunu sanırım seneler önce bir defa denemiştim ama bulamaçtan hallice bir yemekti fırından çıkan. Bu günlerde herkes bir fırın mücver tarifi veriyor, yayınlıyor, yemelere doyamıyor. Diyet için de süper bir alternatif, yoğurtla tek başına öğün olur neredeyse. Yeniden denedim, sonuç:
 
Malzemeler:
5 küçük kabak (neredeyse baby kabak boyutunda ama aslında sakız kabak)
1 havuç
1 kuru soğan
5 dal taze soğan (küçük/orta boy)
1 dolu avuç dereotu (saplarıyla)
1 dolu avuç maydonoz (saplarıyla)
3 yumurta
2 yemek kaşığı yulaf kepeği
2 tepeleme yemek kaşığı tam buğday unu
1 tatlı kaşığı kabartma tozu
Tuz, karabiber, pul biber
Üzeri için bolca çörekotu
Evet, 0 yağ!
 
Kabakları, kuru soğanı ve havucu rendeleyip fazla suyunu bir kevgir yardımıyla süzdüm. İçine küçük küçük doğradığım taze soğan, dereotu ve maydonozu ekledim. Üzerine 3 yumurta, unlar, kabartma tozu ve baharatları ekleyerek karıştırdım (kekten daha sulu bir karışım oldu).
Yuvarlak bir pyrex tepsiye yağlı kağıt serdim ve karışımı tepsiye döktüm. Üzerine bolca çörektou serpip 180 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirdim. Fırından çıktıktan sonra ılınması için fırın ızgarasına aldım yağlı kağıtla birlikte. Soğuduktan sonra dilimleyip saklama kabına koyarak buzdolabına kaldırdım.
 
Not: Bu mücverin dokusu soğuduğunda dahi kek gibi tok olmuyor, bir parça ıslak kalıyor ki bence bu lezzeti pekiştiriyor.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 


MERCİMEKLİ SEMİZOTU YEMEĞİ

MERCİMEKLİ SEMİZOTU

Bunu söylemekten nefret ediyorum ama rejimdeyim :/ Vermem gereken 9 kg var, yazıyla "dokuz". Demek ki buraya kurabiye tarifleri yazdığım zamandan bu yana epey bir yemiş içmişim.
Neyse... Dükan, Karatay, pilot diyeti...vs gibi bir disiplin izlemiyorum. Alkali falan da beslenmeye çalışmıyorum. Sadece yol gösterici birkaç kitaptan edindiğim ortak bilgileri kendi bünyeme, en önemlisi de psikolojime uygun hale getirip hazırlıyorum mönülerimi.

Mercimekli semizotu da bir otobur ve bakliyat delisi olarak bayıldığım bir tarif oldu. Buyrun...

Malzemeler:
1 bağ semizotu (büyükçeydi, zannediyorum 750 gr kadar vardı)
1 orta boy kuru soğan
2 orta boy domates
1,5 Türk kahvesi fincanı kara mercimek (yeşil de olur)
2 yemek kaşığı zeytinyağı
Tuz, karabiber, tatlı toz biber

Mercimekleri bir gece önceden suya koydum ve sabah biraz haşladım (diri kalacak şekilde).
Soğanı oldukça minik küpler halinde doğrayıp 2 yemek kaşığı zeytinyağında biraz öldürdükten sonra haşlanmış mercimeği ekledim ve biraz kavurdum. Sonra yine küçük küpler halinde doğradığım domatesleri ekledim. Himalaya tuzu ve karabiberi bu aşamada ekledim. Domatesler iyice eridikten sonra semizotunu da koydum ve semizotları biraz hacim kaybettiğinde de karıştırıp tencerenin ağzını kapattım. Kesinlikle ekstra su istemiyor, hatta piştiğinde gözüme çok sulu gözüktüğü için bir avuç kepeli bulgur eklemeyi bile düşündüm ama vazgeçtim. Bu ölçü ile, tek başına yenecekse 2, yan bir yemek eşlik edecekse de 3 porsiyon çıkıyor.

5 Şubat 2013 Salı

ELMALI KURABİYE

Elmalı olan herşeye zaafım var, apple pie, elmalı kek, elma püreli yoğurt, elmalı crumble... Elmalı kurabiye ise en sevdiğim ama uzun yıllardır ne ben doğru dürüst pişirebildim ne de etrafımdaki biri. Ya çok yumuşak oldu - ki elmalı kurabiye un kurabiyesi gibi ağızda dağılmalı bence - ya da fırında dümdüz oldu. Dışarıdan aldıklarımın iç harcından ise hep kuru üzüm çıktı ki hiç sevmem. Son bir kere daha denemeye karar verdim geçen hafta, iyi ki de denemişim, sonuç olağanüstü, leziz, ağızda dağılan kurabiyeler...

Malzemeler:

Hamur için:
125 gr tereyağı (küçük paketin tamamı) - oda sıcaklığında
1 çay bardağı ayçiçek yağı
2 dolu kaşık toz şeker
Yarım çay bardağı yoğurt (katı tarafından)
1 paket kabartma tozu
1 fiske tuz
Aldığı kadar un

İç harç için:
1 büyük kırmızı elma
Tarçın (miktarı isteğe göre)
2-3 çorba kaşığı şeker
Ceviz içi (isteğe bağlı bu da)
Elma rendelenip, şeker ve tarçınla suyunu çekene kadar pişirilecek, iri çekilmiş ceviz eklenip soğutulacak.

Süslemek için:
Pudra şekeri & tarçın

Hamur için:
Önce yağları ve şekeri, şeker granülleri yok olana kadar karıştırdım. Üzerine yoğurt ve kuru malzemeleri ekledim. Unu yavaş yavaş koymak önemli bu noktada çünkü hamurun çok katı olmaması lazım. Hamur, kırılan bir hamur, yani ilk başta olmamış gibi gelebilir. Bu noktada, elinize bir kurabiye büyüklüğünde hamur alıp, avuç içinizle inceltip, boş bir poğaça yaparmış gibi katlayın. Eğer kıvrıldığı noktada kırılıyorsa üzerine çok çok az daha yoğurt ekleyin. Daha elastiki bir hamur elde edeceksiniz (ama yine kırılacak). Yağlı bir hamur olduğundan bekletmeye/dinlendirmeye gerek yok, elmalı iç soğuduysa kurabiyeleri yapabilirsiniz. Ben yarım ay şeklinde, peynirli poğaca gibi yaptım, bitim yerleri kırılmadan dolayı şekilsiz olduğundan bardak ile kestim. Önce ceviz büyüklüğünde hamuru avucumda acıp, iç harcını koydum (abartmadan), katladım ve bardak ile kestim. Görünüş olarak eşit büyüklükte kusursuz kurabiyeler elde ettim.
Pişirmek de işin diğer bir püf noktası. Bu kurabiyeyi sadece 165 derecelik (turbo) fırında pişirmek lazım, altı ve üstü pembeleşinceye kadar. Fırıntan çıktığında ılınmasını beklemek lazım. Kurabiyeler soğuduğunda pudra şekerine (ve tarçın karışımına) bulayıp servis edebilirsiniz.
Kurabiyeler asla açılmadı, harç içinden taşmadı ve ertesi güne gevrekliğini kaybetmedi.

Not: Bu tarifle yaklaşık 16 kurabiye çıkıyor. İstediğiniz kadarını pişirip, kalanını derin dondurucuda saklayıp yiyeceğiniz zaman pişirebilirsiniz çözdürmeden.

14 Eylül 2012 Cuma

KEPEKLİ UN İLE PİZZA

O kadar nefis oldu ki yazmadan olmazdı. Evdeki en basit malzemelerle dünyanın en gevrek ve leziz pizzasını yapmış olabilirim, o derece!

Malzemeler (x pizzacının büyük boy, ince hamur pizzası kadar)

Hamur için:
2 büyük su bardağı kepekli un
1 tatlı kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı instant maya
1 dolu çay kaşığı tuz
Elin dayanabildiği ısıda su
Açmak için biraz sızma, biraz un

Sos için
Ketçap (4 dolu yemek kaşığı)
Salça (1 yemek kaşığı)

Malzemeler (canınız ne çekerse ama benim koyduklarım)
Dil peyniri (rende ama rondo değil!)
1 domates (minicik doğranmış, kabuksuz, çekirdeksiz ve susuz)
Dilimlenmiş siyah zeytin
Salam
Kekik
Zeytinyağı

Hazırlanışı:
Hamurun kuru malzemelerini karıştırıp yeteri kadar su ile ele hafif yapışır bir hamur tutuyoruz ve üzerini streç filmle kapatıp 45 dk unutuyoruz (kışın ılık bir yerde bekletmek daha doğru, hava hala sıcak olduğu için ben mutfak tezgahında beklettim). Hamur mayalanınca, elimize biraz zeytinyağı alıp azıcık yoğuruyoruz sonra merdaneyle incecik açıyoruz. Fırın tepsisine yağlı kağıt serip açtığımız hamuru tepsiye yerleştirip hamurun üzerinde çatalla delikler açıyoruz. Hamurun üzerine 1 kat daha yağlı kağıt serip üzerine bir ağırlık yerleştiriyoruz ve 200 derecelik fırına veriyoruz (ağırlık olarak ben bir küçük boy tepsi kullandım ama bakliyat ve ya çakıl taşı türevi şeyler de kullanılabilir).
Hamur 10 - 12 dk fırında kalıyor ve çıktığında yarı pişmiş oluyor (ama ağırlıktan dolayı da kabarmamış oluyor). Ilınıncaya kadar bir köşede bekleyen hamurun üzerine önce sos sonra da diğer malzemeleri koyup tekrar fırına veriyoruz. Dakika veremiyorum ama peynirler eriyip hafif bir sarılık aldığında fırından çıkartıyoruz. Sonuç beni de şaşırttı, hamur tam pişmişti, malzemeler kurumamıştı.
Beyaz unla yapsam ve hamuru tutarken biraz süt ve zeytinyağı da katsaydım eminim çok daha güzel olacaktı ama böyle de enfes oldu cidden. Ekmek hamurlu başarısız pizza deneyimlerimden sonra şeytanın bacağını kırdım!

Bon appétit!



20 Haziran 2012 Çarşamba

ROKA PESTO SOS
Bu memlekette neden sıradan marketlerde lolorosso! olup da fesleğen olmadığını anlayabilmiş değilim, neden birbirinden güzel otları sadece balıkçılarda yiyebildiğimizi anlayamadığım gibi... Bir hamur krizi sırasında, Fransa'daki eski müdürüm Maryvonne'nin tarifi aklıma geldi, çok kolay ve enfes; fesleğene göre biraz daha keskin sadece.

Malzemeler (2 kişilik):
1 demet roka
2 - 3 diş sarımsak
1 dolu avuç çam fıstığı
Tuz
Değirmen karabiber
Parmesan (sert, sapsarı bir eski kaşar da olur)
Boool sızma

Hazırlanışı:
Rokaların kök (topraklı) kısımlarını gelişigüzel koparın -sadece yaprak değil yani, kalan saplar da lazım-, iyice yıkayıp suyunu süzdükten sonra rondoya atın, üzerine de geri kalan tüm malzemeleri ekleyip güzelce çekin. Bu sos, kıvama gelene kadar tam bir zeytinyağı canavarı, sakın cimrilik etmeyin, istedikçe ekleyin, ta ki o kek karışımı kıvamını elde edene kadar. İşte bu kadar! Haşlayıp süzdüğünüz makarnanın dumanı tüterken ekleyin dilediğiniz kadar; sostaki parmesan yetmezse üzerine ilave... Bunun da şahane bir dip sos olabileceğini söylememe gerek yok sanırım...
ENGİNAR PATE (ENGİNAR PÜRESİ DE OLUR)
1 sene olmuş bloga yazmayalı ama öylesine şahane bir yaz tarifi denedim ve o kadar leziz oldu ki kendime not olsun diye buraya ekleyeyim dedim. Tarifin ilhamı Nişantaşı Delicatessen, benimki biraz daha hafif oldu gibi. Buyrunuz...

Malzemeler:
5 adet enginar (iyice temizlenmiş, kılçıkları ayıklanmış)
1 diş sarımsak
Yarım paket light labne
1,5 çorba kaşığı parmesan (sert ve keskin kokulu bir eski kaşar da gayet güzel olur)
Tuz
Sızma (ben koymadım)

Hazırlanışı:
Enginarları tuzlu suda yumuşayıncaya kadar haşladım (ben her daim düdüklü tencere kullandığımdan, düdük öttükten ve altı kısıldıktan sonra 15 dk.). Tencereden aldıktan ve biraz ılındıktan sonra rondoya attım, içine 1 iri diş sarımsak ve parmesanı ekleyerek püre haline gelene kadar çektim. Püreyi saklayacağım kaba aldım ve üzerine yarım paket light labne peyniri ekledim ve kaşık yardımıyla karıştırdım. Labne sulanmaya/sulandırmaya çok müsait olduğundan rondodaki karışıma eklemedim. Enginarları tuz ile haşladığımdan ve parmesan zaten tuzlu olduğundan ilave tuz koymadım, istemedi de. Bu noktada zeytinyağı koymak tamamen isteğe bağlı, keza dereotu da öyle ama dereotu ve enginar çok yakışıyor birbirine. Servis önerisi olarak da buz gibi beyaz şarap yanına etimeklerin üzerine ve ya üçgen/kare mini ekmeklere kanape şeklinde olabileceği gibi, nispeten nötr tadı olan bir cips yanına dip sos olarak da servis edilebilir. Büyük marketlerin ithal ürün raflarındaki mini tartöletlerin içine de doldurulabilir.
Bu arada yağ koymadım ama zerre sulanmadı ertesi güne, hatta daha bir fava kıvamına geldi diyebilirim. Taze enginar hala bulunabiliyorken şiddetle tavsiye ;)

28 Ağustos 2011 Pazar

MERMER KEK (MARBLE CAKE)

Uçak yemeklerinden hiç hazetmem, özellikle DO&CO'nun yurtdışı uçuşlarda servis ettiği o vıcık vıcık yemeklerden (elma püreli yoğurdu ve panna cotta'sı hariç). Yazın başında AtlasJet'in marble cake'ini istedik şehirlerarası bir uçuşta, tek kelimeyle enfesti; ve o kek benim aklıma düştü. O dokuyu nasıl tuttururum diye araştırmaya başladım. Hani küçükken yediğimiz şeffaf mini poşetteki Eti Kek gibi olan tat ve dokuyu. Bu zamana kadar her türlü kombinasyonu denemiştim, yumurta sayısı, süt, yoğurt, yağ & su karışımı...etc. Herşeyden önce o lezzeti tutturmak sıvı yağ ile olmuyormuş, mutlaka ve mutlaka tereyağı kullanılmalıymış, hem de azımsanmayacak bir miktarda. Ve bir de bizde bulunmayan butter milk. Muadili nedir diye ararken Café Fernando'nun bunun yerine Kefir kullandığını öğrendim ve Martha Stewart'ın tarifiyle kefiri kombine ederek süper bir kek pişirdim.

Malzemeler (ölçek su bardağı):
Bir ölçü şeker (çok tatlı sevenler 1,5 kullanabilir)
125 gr yumuşamış tereyağı (1 küçük paket yani)
200 ml kefir (ya da bulabiliyorsanız butter milk)
4 yumurta
2 ölçü un
1 paket kakao
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
1 çimdik tuz

Hazırlanışı:
Şeker ve tereyağını krema kıvamına gelinceye kadar çırpın. Önce kol kuvveti sonra mixer ile. Ardından yumurtaları birer birer bu karışıma ekleyin. Un, kabartma tozu ve vanilyayı da eleyerek kek hamuru kıvamına gelene kadar çırpın. Daha sonra bu hamuru ikiye bölün ve kakao koyacağınız hamura 2 yemek kaşığı su ve kakaoyu ilave edin. Dikdörtgen bir kalıba (yağlanmış ve ya yağlı kağıt serilmiş) sırayla birer kaşık yanyana koyun, üst sıraya ise ters sıralamayla aynı işlemi yapın. Bir chopstick ve ya kürdan yardımıyla bu karışımın içinde derinlemesine zigzaglar çizin. Önceden ısıtılmış 170 derece fırına verin ve kabarınca ısıyı 150 dereceye düşürün ve içinin de iyice pişmesini / çekmesini sağlayın. Ilınınca ve ya soğuyunca da kalıptan çıkartın.
Bu tarifi ve ölçüleri her türlü kekte kullanabilirsiniz. Limonlu, havuçlu, elmalı, tarçın&cevizli...

1 Mart 2011 Salı

Hala blog yazabiliyor muyum ona bakıp çıkıcam :S

Bu tuhaf ülkede blog yazmak da yasaklar arasına girdi nihayet... Takıntılı vaziyette söylediğim birşey var hep; Persepolis'i bir kerecik olsun seyredin, nereye gidiyoruz görün diye... Ve bana hep derler ki "yok, o kadar da değil!"... Bakın bakalım o kadar mı değil mi? Yemek tarifi vermek yerine, kitap tavsiyesi vereyim bu sefer. Hamdi Koç'un "İyi Dilekler Ülkesi"ni okuyun. Eminim kendinizin zaman zaman aynı ruh hali içinde olduğunuzu göreceksiniz... Olur da blog komple imha olursa kalın sağlıcakla... N.

22 Ocak 2011 Cumartesi

EV ERİŞTESİ

Öncelikle, siz siz olun 2 yumurtadan erişte / makarna yapmaya kalkmayın, ancak kendiniz doyarsınız ya da yaptığınız erişte, en fazla 2 kişilik garnitür olur. Bir de ön not olarak, bu hamurdan sadece erişte değil her türlü taze makarna olur; mesela iyi bir mantarlı ve ya ıspanaklı iç ile şahane bir ravioli yapabilirsiniz.

Malzemeler (dersimi aldım, malzemeyi arttırarak tarif edeceğim):
4 yumurta
Un
Tuz

Hazırlanışı:
Yumurtaları derin bir kaba kırın. Üzerine 1 tatlı kaşığı tuz ilave edin. Aldığı kadar un ile (yavaş yavaş ilave edin lütfen) ne sert ne yumuşak bir hamur olana kadar yoğurun. Bu hamura sakın su falan ilave etmeyin; tutmadığı yerde yumurta ve ya un ekleyin. Elinize yapışmayacak kıvama geldiğinde, hamuru yuvarlayıp nemli bir tülbente sarıp buzdolabına atın ve sabrınız yettiğince bekleyin; minimum 1 saat, fazla olursa ne ala... Kıvama gelmiş hamuru benim gibi makarna aletiniz varsa onunla yoksa merdane yarımı ile açın. Tabii hamuru önce 2 ve ya 3 parçaya bölün ki iş kolaylaşsın. Hamur ne çok ince ne de çok kalın olmalı. Aleti olanlar diledikleri gibi ya spagetti ya da erişte aparatı ile kesebilir; elde açanlar ise canları ne şekil isterse verebilir. Normalde hazır olan erişteleri biraz unlayıp dondurucuya atarım ama bu sefer 100 derecede 1 saat kadar kuruttum, sonra da teflon tavada hafif renkleri dönünceye kadar soteledim (yağsız). Neticede kuruduğundan tam emin olamadığım için yine dondurucuya attım. Pişireceğiniz zaman, makarna gibi hazırlayıp lor peyniri ve kavrulmuş ceviz ve pek tabii sızma zeytinyağı ile servis edebilirsiniz. Parmesan ve ya eski kaşar da pek yakışır... Bu da Cumartesi eğlencesi :)

11 Ocak 2011 Salı

EVDE OLMAK - HELLİM PEYNİRLİ POĞAÇA

Evdeyim koca bir hafta... Evde olunca, yatıp yuvarlanmanın yanında mutfağa gidiyor insanın aklı (benim gidiyor en azından). Benim evde olmamdan mütevellit annem de sürekli "ne pişirsek?" moodunda... Dr. Oetker'in Yılbaşı Kurabiyesi'nden Kavala Kurabiyesi yaptı mesela, cevizli ve kuru kayısılı, ben yemem (tatlıyla aram yok, hiç olmadı) ama tadına baktım, şahane... Ben de akşam akşam "hamur mayalamalıyım" diyerek mutfağa girdim ansızın :) Kıbrıs'tan gelen hellimler de düşmüştü aklıma nicedir. Uyduruk tarif ama lezizzz :)

Malzemeler (max. 10 poğaça çıkar, ona göre arttırın derim)
Hamur için:
3 bardak tam buğday unu
1 çorba kaşığı sirke (üzüm sirkesi tercih sebebi ama evde yoktu, elma sirkesi koydum)
1 tatlı kaşığı esmer şeker
1 çay kaşığı tuz
1 paket instant maya
1 yumurta (akı ve sarısı ayrılmış; akı hamura, sarısı poğaçanın üzerine)
2-3 çorba kaşığı zeytinyağı
Ilık (elinizin dayanacağı sıcaklıkta) su

İç malzeme:
Hellim peyniri (ve ya her tür, ısıya nispeten dayanıklı peynir olur)
Maydanoz ve ya taze/kuru fesleğen

Hazırlanışı:
Önce un, şeker, tuz ve mayayı, yani tüm kuru malzemeleri bir kapta karıştırın. Daha sonra, su dışındaki ıslak malzemeleri bu karışıma ekleyin ve hamurun aldığı kadar ılık suyla yoğurun. Hamuru nispeten gevşek tutmak lazım ki daha sonra maya aktive olabilsin. Su fazla kaçarsa un, un fazla kaçarsa su eklemek serbest,
abartmamak kaydıyla. Bu arada, bilgi olarak, şeker ve ılık su mayalanmayı kolaylaştırır, sirke ise daha gevrek bir hamur olmasını sağlar, ben her türlü hamura 1 kaşık sirke mutlaka koyarım. Ele yapışmayacak bir hamur elde ettiğinizde, kabın üzerini nemli bir bezle kapatıp, ılık bir ortamda 1 saat mayalanmaya bırakın. Loş ve hatta karanlık bir ortam, kalorifer yanı ideal. Bir de mayayı devamlı kontrol ederek küstürmeyin, unutun gitsin :) Mayalanmaya bıraktığınız hamur, sizin bıraktığınızın 2 misli olduğunda mayalamayı başarmışsınız demektir. Tenis topu büyüklüğünde hamur toplarını biraz zeytinyağı ile yoğurup, dilediğiniz şekli verin ve içini dilediğinizce doldurun. Üzerlerine yumurta sarısı sürün, şart olmamakla birlikte susam ve çörek otu ile süsleyin (çörek otunun faydaları saymakla bitmez). Belki bir 10 dakika daha tepsi mayasının gelmesini bekleyin ve 180 - 200 derece fırında pişirin. E piştiğini anlarsınız :)
Not: Hamura 1 tatlı kaşığı mahlep eklerseniz de tadından yenmez ;)

28 Aralık 2010 Salı

KEYFİMİN KAHYASI

Keyfin yoksa yemek yapamazsın; yapsan da birşeye benzemez. Keyfin yoksa yemek de yiyemezsin; yaşamak için yesen bile tadını alamazsın. Keyfim yok! Sadece uyku ile beslenmek istiyorum bir süre...

21 Aralık 2010 Salı

KIRMIZI ETİ NASIL MARİNE ETSEK?

Kırmızı eti çok sevmem; yerim mecburen ama bayılmam. Bahsettiğim parça et; yoksa köfte falan yerim tabii, hem de bayılarak... Koyunun ve kuzunun yanından geçemem ne yazık ki... Biftek falan yiyeceksem de öyle sadece kekikle pişenini değil mümkünse uzun uzun marine edilmiş olanını tercih ederim ve de çok yumuşak ve hiç yağı olmayanını... Şöyle birşey denedim, bence çok güzel oldu ;)

Miktar verememekle birlikte malzemeler:
Biftek ve ya entrecote
Süt
Kuru soğan
Zeytinyağı
Belki biraz Tabasco sos

Hazırlanışı:
Soğanları ince halkalar halinde doğrayın. Kapaklı bir kabın dibine sırasıyla soğan halkaları, süt, biraz yağ ve biftek dilimlerini bu sırayla kat kat dizin. Dizme işi bittiğinde süt etlerin üzerini kapatmış olsun. Kapağı kapatıp etleri buzdolabına atın ve 24 saat dinlendirin. Pişirmek için ızgara tavasını (mümkünse dökme demirden) biraz yağlayıp kızdırın ve pişirin. İçi sulu ve kırmızı olsun derseniz çok harlı ateşte; yok benim gibi iyi pişmiş seviyorsanız da nispeten orta halli bir ateşte pişirip servis edin.

14 Aralık 2010 Salı

KIŞ ÇORBASI

...şu ara nedense herşeye bir yorum katıyorum, enteresan bir şekilde de çok şahane oluyor. Bu da mercimek çorbası yapmak üzere yola çıkılmış, tamamen uydurma bir tarif ama sebze severler için lezzet garanti ;)

Malzemeler:
1 çay bardağı sarı mercimek
1 adet havuç
1 adet minik kereviz ve yeşil sapları
1 küçük patates
1 orta boy soğan
1 tatlı kaşığı tereyağı
Su (Et ve ya tavuk suyu da olur ve hatta daha bile güzel olur sanırım)
Tuz
Karabiber (tane olsa daha iyi, rengi dönmesin, acı olmasın diye)

Hazırlanışı:
Tereyağı ve karabiber dışındaki bütün malzemeleri gelişigüzel doğrayıp (kereviz saplarını ise elle kopartıp) tencereye atıp üzerine 1 lt kadar su ekleyin. Havuç ve kereviz yumuşayıncaya kadar kaynatın. Malzemelerin görünüşünden piştiğini anlarsınız zaten. El blenderi ile pürüzsüz olana kadar bızzzttt :) Üzerine tereyağı ve karabiber ekleyip bir taşım daha kaynatın, çok koyu ise sıcak su ile açın. E hazır :))

13 Aralık 2010 Pazartesi

ASYA USULÜ SEBZELİ TAVUK ("STIR-FRIED" :) CHICKEN & VEGETABLES)

Haftasonu yaptık, çok lezzetli oldu :)

Malzemeler (4 kişilik)
10 parça tavuk kalça şiş (kuşbaşı doğranmış)
2 adet kırmızı biber
2 adet kabak
2 adet havuç
1 iri kuru soğan
3 diş sarımsak
1 tatlı kaşığı zencefil (mümkünse taze, yoksa toz)
1 çorba kaşığı bal
Soya sosu
Tabasco sos
Zeytinyağı (varsa biraz susam yağı)

Hazırlanışı:
Tüm sebzeleri uzunlamasına (julyen) ince ince doğrayın. Soğanlar da iri iri yarım ay şeklinde doğransın.
Vok tava içinde yaklaşık yarım çay bardağı zeytinyağını kızdırın. Pişme sırasına göre, önce havuçları, sonra biberleri, kabak ve ardından soğan, sarımsak ve zencefili ilave edin. Sebzelerin diri kalması için ateş harlı olmalı.
Bir başka kızgın (yağsız) tavada ise eşzamanlı olarak tavukları soteleyin, ta ki suyunu salıp sonra tekrar çekip yağına inene kadar.
Sebzeler ve tavuklar ayrı ayrı piştikten sonra, hepsini vokta bir araya getirin. Yarım çay bardağından biraz daha fazla soya sos, 1 çorba kaşığı bal ve dilediğiniz kadar tabasco sos ilave edip kuvvetli ateşte soya sos çekilene kadar soteleyin. Bu kadar :)