15 Nisan 2010 Perşembe

Döndüm...

Döndüm Paris'ten, pek keyifsizdi bu sefer, ben ya çok sevdiklerimle olmalıyım orada ya da tek başıma... Böyle yarı iş yarı dert gidilmiyormuş yani gidilmemeliymiş. Neyse döndüm işte... Bol düşünmeli bir seyahatti, "kendimi seveyim" dedim bir kez daha, inatçı ve obsesif değil, sadece şahsiyetli olduğum için gurur duydum kendimle... Ejderha Dövmeli Kız'ı okumaya başladım, gerçekten de, dedikleri gibi, bitirmek için 2 gün bir otel odasına kapanmak lazım...
Yeme-içme yazıyordum değil mi ben buraya? İnsanın keyfi olmayınca iştahı da olmuyor, yani ben üzüntüsünü/sıkıntısını yemekten çıkaranlardan değilim. Pino'da carpaccio yedim ama pizza yiyemedim, Diep'te rice noodle yedim sadece ve sadece, macaron yalan oldu... Çarşamba öğle yemeğinde de lunch box ikram edildi ama itiraf ediyorum hayatımda hiç böyle bir lunch box görmemiştim, resim çekemedim, utandım doğal olarak :) Benim yediğimde karides ve buğdaylı bulgur pilavı, avokado soslu domatesli enteresan ama süper leziz bir zeytinyağlı, peynir tabağı, 2 çeşit ekmek ve meyve salatası vardı. Bir de ana yemeğin ördek olduğu versiyon vardı ki ben ördeği her yerde yiyemediğim için tercih etmedim. Enfes bir kırmızı şarap ikram ettiler ki öğlenin o saatinde pek de güzel geldi. Hava güzeldi neyse ki, güneşe yürüdüm bol bol...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Diyorum ki...